555K Şiiri ve 555K Hikayesi



555K, 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay’da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eyleminin toplanma kod adıdır. Adını 5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihindeki ilk ''sivil itaatsizlik'' eylemi olarak da bilinir. 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi hazırda bekleyen bir kutuplaşma ortamının hızlanmasına neden olmuştur. Menderes iktidarının sonunu getiren ve Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş ilk başbakanının asılması figürünü tarihe siyah sayfalarla yazdıran süreç 27 Mayıs ihtilali ile noktalandı.

Olay şu şekilde cereyan etmiştir: 28-30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda iki öğrencinin hayatını kaybetmesi ülkedeki ortamı iyice germişti. DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında buldu. Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, CHP eski genel başkanı Deniz Baykal, Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in “Ne istiyorsunuz?” sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz!” demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?”


Sezai Karakoç’un hatıralarında Cemal Süreya’nın 555k şiiri hakkında kısa bir bilgiye rastlanmaktadır. Diriliş’in yedinci döneminde, 2 Mart 1990 tarihli sayısındaki “Hatıralar” bölümünde şu satırlar yer alır:

"...derken, nisan ayında, öğrenciler, saat akşam 5’te Kızılay Meydanı’nda toplanıp yürüyüş ve gösteriler yapmaya başladılar. Saat 5 olunca Kızılay mahşeri bir görünüm alır...

...Mayıs ayının başında 555k gösterisini yaptı gençlik. (5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da) demekti parola. Hatta cemal de 555k diye bir şiir yazmıştı...

... bir gün, Menderes, akşam vakti, Kızılay’a geliyor ve doğrudan talebenin arasına girip sert bir şekilde onlardan ne istediklerini soruyor. Görevliler, zor bela Menderes’i ikna edip otomobiline bindirip oradan uzaklaştırıyorlar. Sonradan bu olay da tersine çevrilip, öğrencilerin Menderes’in yakasına yapıştığı şekline dönüştürülmüş, bir politikacı için de yıllar yılı bir kahramanlık öyküsü gibi anlatılıp durmuştu. Neyse ki geçenlerde bu politikacı Menderes’in yakasına yapışmadığını mecliste açıkladı da gerçek ortaya çıktı...."



Cemal Süreya, 555k şiirini kitaplarına almamıştır. Şiir, Papirüs dergisinin Ağustos 1960 tarihli sayısında neşredilmiştir. Sezai Karakoç’un aktardığına göre de şiir 27 Mayıs Darbesi'nden önce yazılmıştır.




555K
 
Şimdi Bursa’da ipek çeken kızlar
Bir kara sevda halinde söylemektedir:
Görmeğe alıştığımız nice yazlar
Kimleri alıp götürdüler ama kimleri
Karanfil bıyıklı genç teğmenleri
Ak saçlı profesörleri, öğrencileri
Adları şuramıza işlemektedir
Ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler
Bir kara sevda halinde söylemektedir
Şimdi Bursa’da ipek çeken kızlar


Şimdi Erzurum’da çift sürenlerin
Geçit vermez kaşlarının altında
Derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri
Sabanın demiri girdikçe toprağa
Hınçlarını gömmektedir içine yerin.
Çünkü millet hayınları Ankaralarda
Çünkü İzmirlerde, çünkü İstanbullarda
Çünkü başka yerlerinde memleketin
Kanına girdiler masum gençlerin
İşte onun için karanlıktır gözleri
Şimdi Erzurum’da çift sürenlerin.


Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
Gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar
Şimdi acının ve hüznün göklerinde
Umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız
Uykumuzun bir ucunda bombalar
Bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
İngiliz usulü piyade tüfekleriyle
İnsanca yaşamanın onuru arasında
Milletçek bir gidip bir geliyoruz
Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz


Şimdi ay doğar bulutlar arasından
Kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri
Hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri
Cebren ve hile ile haklarımızı alan
Zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçken
Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi
Türküleri duyuyor musunuz nice derin
Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda
Karanlığı tutuşturup bir köşesinden
Geceyi gündüze çevirenlerin


Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.


Kaynakça:



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Entelektüel Sevişmeler

Destansı Paskalya Gelini