Poseidon'un Gözleri



Poseidon'un gözlerinden, bir mavi sürgün düşlemek seni.
Düşlerken, düşerken düşler ülkesinden.
Mavinin bucaksızlığında bir girdapsın bana.
Derin... Derine, daha derine çeken.


Sonra?
Bir dehlize sürüklüyorsun.
Tanrılaşıyorsun,
mükemmeliyetini tadıyorum.
Kusurların yok, eleştirilemez, yargılanamazsın!
Dogmatik kalıpların içinden bütünleşiyorum seninle.


Tenin beyaz, topuklarına şehvetin allığı vurmuş.
Tanrım?
Fondötenlerin sana olan arzularımı gizleyemez.
Tırnaklarına sürdüğün bordo,
ayaklarının üzerinde ki güller,
kreme ve karanlığa rağmen suretini yansıtıyor.


Ya krem ve karanlığın üzerindeki baskın siyahlık?
Onlar bacaklarındaki filelerin renginden.
Bu, senin tahrik edici marjinalliğin.
Üzerine giydiğin bir elbise adeta;
siyah... Saçların gibi.
Kaşların, gözlerin, sutyenin...
Sen, bu gece siyaha büründün kadın!


Tanrım...
Yine de saklayamamışsın,
iki göğsünün arasındaki iki beni.

Teninin beyaz kudreti, beni lanse ediyor.
Beni oraya saklamış,
beni içine saklamış.

Tüm karanlığına ve gecenin siyahına rağmen,
İçinde beyaz bir ben varım.
Dudakların benim ilhamım,
çehren yarınım.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

555K Şiiri ve 555K Hikayesi

Entelektüel Sevişmeler

Destansı Paskalya Gelini